Semih Korucu, kitabına Batı kültürünün, yazı ve ses olarak iki ayrı düşünme ve biçimleme üzerinden okumasını yaparak başlar. Batı kültürünün ulaşıp geldiği avangard kuram ile yeşerip geldiği klasik olanı önce ayrı bölümler halinde ele alır. Son bölümdeyse ikisini bir arada. Alışılagelenin dışına taşarak, müziğe, ilk ağızdan atfedilmekte olan 'duygu' olarak değil, düşünme ve düşünmenin düşünülmesi üzerinden ulaşılan duygu olarak yönelir. Cümle ve temayı ve onların neden oldukları biçimi yeniden okumaya ve sorgulamaya girişir. Ki bu, en iyi bildiğimizi düşündüğümüz ve dinleme sırasında üzerinde kolayca anlaştığımız bir konu olarak bilinir. Ne zaman ki dinleme biter, okuma başlar, işler karışmaya ve aydınlanmaya başlar.