Nisan, mayıs aylarında çok sevdiğim karadutuma kavuşuyordum. Annem pazardan alıp eve getirince hemen karadut yemeye koyuldum. Boyanan parmaklarımı dudaklarımda gezdirerek, aynada kırmızı bir hale dönüşen ağzıma bakıyorum:Ellerim üstüme başıma sürülmesin diye, annem dutun yapraklarını elime verip ovuşturmamı söyledi:–Piremus’un kan lekesini, Tispe’nin gözyaşlarıyla temizle... Ellerindekidut lekesinden hiçbir iz kalmaz.Duttan boyanan ellerimi ve yüzümü, dut ağacının yapraklarıylaovuşturup temizledim. Hayret! Dutun boyasından bir iz kalmamıştı.Merakla, anneme Tispe ve Piremus’u sordum:–Anne! Tispe ve Piremus kim? Karadutla ne ilgisi var?