Göç - İltica ve Sığınma Hukuku

Üçüncü baskısı yapılmış olan Göç, İltica ve Sığınma Hukuku kitabına yoğun ilgi gösterilmesinin nedeninin; günümüzde bir yandan tüm gelişmiş devletlerin ve Avrupa'nın sürüp giden silahlı çatışmalar nedeniyle kitlesel sığınmacı ve açlık ve kuraklık gibi nedenlerle çalışmak için göç akımlarıyla karşı karşıya kalması olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, bu akımlardan en çok etkilenen ve göçmen kabul eden bir ülke konumuna hızla dönüşmektedir. 2013'te kabul edilen Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurularak, 2014 yılından itibaren Kanun uygulanmaya başlamıştır. Türkiye, 2011 yılında başlayan Suriyeli sığınmacıların geçici barınağı olmuştur. Diğer yandan 1951 Cenevre Sözleşmesindeki yükümlülüklerini "Avrupa dışından gelenler hariç" olmak üzere sağlamaya çalışmaktadır. Avrupa Birliği ile müzakereler bir sonuç vermemiştir. Bu nedenle Türkiye bu yükü tek başına üstlenmiştir. Konu, idarecileri olduğu kadar akademisyenleri de ilgilendirmektedir. Çok yönlü bu konunun hukukçular kadar, diğer bilim insanlarını da ilgisini çektiği bir gerçektir. Yakın bir zamanda çözülecek bir soruna da benzememektedir. Gelecekte iklim değişiklikleri nedeniyle, iklim mültecileri olacağı öngörülmektedir. Ancak sığınmacıların sayısı arttıkça, gelişmiş Batı ülkelerinde popülist eğilimlerin arttığı ve aşırı sağcı yönetimlerin iş başına geldiği gözlemlenmektedir.