Dijital Dönüşüm Ekonomik ve Toplumsal Boyutlarıyla

20. yüzyılın ortalarında bilgisayarın keşfiyle başlayan ve 1971 yılında mikroişlemcinin icadıyla devam eden süreçte analog bilginin dijital formata dönüştürülmesi teknolojik gelişmelere muazzam bir hız kazandırmıştır. Üçüncü Sanayi Devrimi ya da "Dijital Devrim” olarak da karakterize edilen bu dönem, 20. yüz-yılın son çeyreğinde dünyayı yeniden şekillendiren temel unsur olmuştur. Diğer sanayi devrimleriyle karşılaştırıldığında Dijital Devrim’in etkisi hem bireyler hem de kurumlar açısından çok daha kapsamlı olmuştur. Bilgisayar, cep telefonu ve internet vb. dâhil olmak üzere dijital mantık devrelerinin ve bunlardan türetilmiş teknolojilerinin üretimi ve kullanımının yoğunlaşması, başta insanların bir-birleriyle iletişimleri olmak üzere şirketlerin müşterilerine olan yaklaşımları, siyasetçilerin politika yapma tarzları dâhil olmak üzere ekonomik ve toplumsal ha-yatın her alanında köklü dönüşümler yaratmıştır. Üçüncü Sanayi Devrimi’nin temellerinde gelişen Dördüncü Sanayi Devrimi ise fiziksel, dijital ve biyolojik sınırları çok daha karmaşık bir yapıya sokmuştur. Yapay zeka, nesnelerin interneti, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik, teknolojileri insanın makinelerle olan iliş-kisini çok farklı boyutlara taşıdığı gibi makinelerin de makinelerle etkileşim kurabildiği sıra dışı bir ortam yaratmıştır. Yaşanan bu teknolojik gelişmelerin başta bilgiye erişimi kolaylaştırma, ürün ve hizmetlerin hızlı ve kolay bir şekilde tedarik edilmesi gibi hem tüketicilere hem de üreticilere sağladığı fırsatlar yadsınamaz bir gerçekliktir. Bununla birlikte bu fırsatlardan tüm ülkelerin hatta aynı ülkedeki toplumun tüm kesimlerinin eşit şekilde fayda sağlayamadığı da bilinen bir durumdur. Bu bağlamda ulus üstü organizasyonlar tarafından politika yapıcılar, araştırmacılar ve sivil toplum örgütlerinin dijital sistemlerin sürdürülebilir kalkınmaya hizmet etmeleri konusunda ortak çaba sarf etmeleri ve teknolojinin tüm toplumu kapsayıcı şekilde kullanılarak "dijital eşitsizliğin” önlenmesi gerektiği hususu uluslararası toplantılarda sık sık vurgulanmaktadır. (Ön Sözden)