Kemal Tahir’in 1955-1971 yılları arasında yayımladığı on dört romanı ve ölümünden sonra gün yüzüneçıkan roman taslakları dikkatle okunduğunda, yazarın, benzersiz üslubu, Türk dilini kullanma kabiliyeti veromancı sezgisiyle eğildiği dikkat çekici konularla birlikte “Türk insanı gerçeği” çerçevesinde ne denligeniş bir anlatı evreni oluşturduğu net bir şekilde görülebilir. Kent/köy, iç/dış fark etmeksizin kullandığımekanların, paşazadelerden köylü halka, ele aldığı karakterlerin, Türk toplumunun geçirdiği evrelerepencere açmakta yararlandığı zamanların yanında, üzerine eğildiği konuların çeşitliliği de bu anlatıevreninin zenginliğini göstermektedir. İşte bu zengin anlatı evreninin bir halkasını da, yazarın kendideneyimlerini de aktardığı hapishane anlatıları teşkil eder.Türk edebiyatında hapishane ve mahkumluk deneyimini konu edinen romanlar özellikle 1950 sonrasıdönemde kaleme alınmıştır. Bu romanlarda ekseriyetle hapishane ortamına ve bireysel tecrübelereodaklanılmıştır. Kemal Tahir’in romanlarını diğer romanlardan farklı kılan, özgünlüğünü ve anlatısınıngücünü temsil eden ayrım noktası, romanların sadece hapishane gerçekliğine ve deneyim alanına dairolmamasıdır. Pek çok hapishane anlatısı sadece içerinin sınırlı, sert gerçekliğini anlatırken; Kemal Tahirmetni esas olarak duvarları aşarak bambaşka söylem alanlarına ve dışarıya yönelir.Erman Saygılı, Bir Pencerelik Dünya adlı bu eserde Türk edebiyatındaki hapishane teması ve hapishaneanlatıları üzerine bir değerlendirme yaparak, Kemal Tahir’in hapishane anlatılarının mahiyetini ve yazarınanlatı dünyasındaki yerini irdeliyor, “Türk insanı gerçeği”nin bu anlatılarda hangi yönleriyle ele alındığınıinceliyor.
Tanıtım Metni