Sevgili Agnes, bu titremenin nereden çıktığını bilmiyorum çünkü korkmuyorum, ne kadar üşüyorum bilemezsin, bu benim savaşım değil ama yaşam benim yaşamım... Roy Jacobsen kolektif tarih ve bireysel hafızayı ustalıkla harmanladığı romanı Sınırlar’da kimlikler, ideolojiler ve coğrafyaların insan yaşamındaki belirleyici gücünü gözler önüne seriyor. Jacobsen II. Dünya Savaşı’nın etkisiyle şekillenen politik ve kişisel sınırların, Ardenler’de yaşayan bir grup insanın hayatı üzerindeki etkisini işliyor. Sınırın yanlış tarafında olmak, sınırları aşan köprüler inşa etmek, sınırları zorlamak ve nihayet sınırların ortadan kaldırılması gibi sınır kavramı üzerine kurulan ve birbiriyle kesişen etkileyici hayat hikâyeleri sunuyor. Ardenler’de derler ki, sınırlar yara izleridir, yara olmasını engelleyin ya da yaraların iyileşmesine izin verin, köprüler kurun ve masrafları kardeşçe paylaşın, kimin daha çok yararlandığına ya da kimin daha çok kötüye kullandığına göre paylaştırmayın, çünkü “yarar” ve “kötüye kullanma” tıpkı yalan ve gerçek gibidir, pek çok anlamı vardır ve önünde sonunda başka nehirler ortaya çıkarır, üzerine köprü kurma konusunda anlaşamadığınız nehirler...
Tanıtım Metni