Savaşların ve iç karışıkların neden olduğu “zorunlu göç” konusu ile ilgili özellikle son yıllarda çok sayıda eser kaleme alındı. Sorunun varlığını birçok alanda derinleştirerek devam ettirmesi alana ilişkin akademik ilgiyi de canlı tutmakta. Göç, göçe zorlananların yaşamında derin izler bırakmakta. Bununla birlikte göç edilen toplumlar da bu durumdan etkilenmekte. Toplumlar göçün doğurduğu değişime birtakım araçlar kullanmak yolu ile uyum sağlar veya sağlamaya çalışır. Elinizdeki kitap Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve vatandaşlarının yoğun Suriyeli göçü ile ortaya çıkan yeni duruma yönelik geliştirdikleri kurumsal tepkiyi özetleme amacıyla yazılmıştır. Çalışmada alanlarına hâkim akademisyenleri bir araya getirme çabası içinde oldum. Bu çabanın sonuca ulaştığını düşünüyorum. Umarım okuyanlarda da aynı kanaat hâsıl olur. Prof.Dr. Hamza Bahadır Eser Isparta 2022 Yakın zamana kadar var olan anlatılarda kadınlar, şiddetin faili olmaktan ziyade kurbanı olarak görülmüş ve terörizme karışan kadınlar “tamamen erkek alanına giren kişiler” olarak tasvir edilmiştir. Bu noktada, kadın teröristlere dair inançlar, uygun kadın davranışını neyin oluşturduğuna dair yerleşik kalıplarla şekillenmiştir. Oysa gerçek bizlere terörizmin yalnızca erkeğin alanı olmadığını, kadınların da pek çok kez rasyonel tercihlerle terör eylemlerinin bir parçası olduğunu göstermiştir. Burada gerçek ile anlatılar arasındaki farklılığın kaynağı ise egemen kamusal söylemlerde terörizme dahil olan öznelerin, toplumsal cinsiyet olgusuna özgü özellikler sergileyecek şekilde yapılandırılmasıyla yakından ilgilidir.
Tanıtım Metni