Necib Mahfuz’un başyapıtı kabul edilen “Kahire Üçlemesi”nin ikinci cildi Arzu Sarayı’nda yine Seyit Ahmet Abdülcevat ve ailesinin Kahire’deki hayatlarına şahit oluruz. Bu kez 1924-1927 arası dönemin konu edildiği romanda, karakterlerin hayatlarındaki değişimle birlikte Mısır’ın siyasal sorunlarının değişimini de izleriz. İlk kitapta çocuk olan Kemal büyümüş, aşkı ve idealizmi keşfetmiş, inançlarını sorgulamaya başlamıştır, aşk acısının da etkisiyle hayaller, idealler, gerçekler dünyasında uçtan uca savrulur; Yasin fütursuz gönül eğlenceleri peşindedir; Ayşe ve Hatice çoluk çocuğa karışmıştır; Seyit Ahmet Abdülcevat sefahat hayatına devam etse de yavaş yavaş kendi döneminin geçmekte olduğunun farkındadır. Hâlâ İngiliz nüfuzu altındaki Mısır’da ulusal hareketin mücadelesi devam etmektedir. Kemal’in arkadaşları üzerinden Mısır toplumu içindeki sınıfsal ve kültürel farklar sorgulanır. Nobel Ödüllü Mahfuz’un keskin gözlemleri, okuru hikâyenin içene çekiveren anlatımıyla, Kahireli bir ailenin izinden çalkantılı zamanlarda Mısır’ın toplumsal ve siyasal hayatının canlı bir portresi... “1920’ler Mısır’ının tüm büyüsü, gizemi ve acıları insan ölçeğinde aktarılıyor.” The New York Times Book Review
Tanıtım Metni